İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | older than s. | daha eski | ||
Mary's dress is older than mine. Mary'nin giysisi benimkinden daha eski. More Sentences |
||||
Konuşma Dili | older than s. | daha yaşlı | ||
Tom is older than your father. Tom babandan daha yaşlı. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | older than s. | -den daha yaşlı |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Phrases | ||
İfadeler | as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. | göründüğü yaşta |
İfadeler | as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. | gözünün gördüğü yaşta |
İfadeler | as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. | yaşını söylemeyip soruyu geçiştirmek için söylenen bir söz |
İfadeler | as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. | yaş sorulduğunda verilen muğlak cevap |
Speaking | ||
Konuşma | i am older than you i. | ben senden büyüğüm |
Konuşma | I am older than you expr. | ben senden yaşlıyım |
Konuşma | two years older than me expr. | benden iki yaş büyük |
Medical | ||
Medikal | patients older than 45 years i. | kırkbeş yaşın üzerindeki hastalar |